11 Kasım 2010 Perşembe

Gentry'den Ret

NBA.com yazarı Shaun Powell bu haftaki yazısında Steve Nash'in takası konusunda Phoenix Suns'ın kapıları kapatmaması gerektiğini belirtmişti. Bu yazıdan sonra Suns koçu Alvin Gentry'den net bir cevap geldi.

Üç sezondur Phoenix Suns'ın koçluğunu yapan Alvin Gentry, "Steve Nash hiçbir şekilde takas edilmeyecek, size söyleyebileceğim bu. Eğer takas edilirse de onunla birlikte bu takımdan giderim." diyerek bu iddiaları net bir dille reddeden Gentry, " Steve buranın oyuncusu, tarihimizin yüzü. Bu yüzden her televizyon yayınında onu bizimle göreceğinize emin olabilirsiniz " diye konuştu.

Adı takas söylentilerine karışan yıldız oyun kurucu Steve Nash ise iddialar ile ilgili, " Bu kulüp için elimden gelen herşeyi yaptım. Eğer böyle bir hamle olursa gidebilirim. Ancak, bu takımla imzaladım çünkü bu oyuncularla oynamak istedim. Kişisel fikrim, bunlar sadece boş laf. " derken, "İki yıl önce sinir bozucu bir yıl olmuştu ve bitmemiş işlerimiz vardı" diye devam etti.

Steve Nash geçtiğimiz yıl Phoenix Suns ile 22 milyon dolar karşılığında iki yıllık kontrata imza atmıştı. Nash'in mevcut kontratı 2012 yazında sona erecek. Kontratı bittiği zaman ise 38 yaşında olacak. O zaman da bu şekilde bir performans gösterir mi bilinmez ama hâlâ değerini yüksek tutacağından emin olabiliriz.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Nash Takası Düşünülemez Mi? Suns Kapıları Kapatmamalı



Steve Nash farklı bir isim. Tüm zamanların en iyi şutörlerinden birisi, en iyi pasör de olabilir. Kanada'da büyümüş ve basketbol yerine hokeyi seçmişti. Şu an ise belki de ülkedeki en muhafazakar eyalette oyununu oynuyor, liberal renkleri gururla giyiyor ve bazen de yüksek sesle bunu vurguluyor.

Bir şey daha: Phoenix'te şampiyonluk penceresi açıktı ancak çat diye kapandı, yine de şampiyonluk için yarışan bir takıma takas olmayı hiç istemedi.

Onun pozisyonundaki oyuncuların çoğu son yıllarında yakalanması zor umutları için zamanını harcıyor. Nash bu sezon 37 yaşına girecek ve şampiyonluğu kazanma konusundaki tüm beklentileri bitmiş durumda. Ama biz daha yeni Nash'in farklı bir oyuncu olduğunu söylemiştik. Ona Suns'la geleceği hakkında soru sorun ve size sadece gelecek maçı kazanmaya baktığı cevabını verecektir. Suns sezonu zor bir fikstürle açtı; ilk 7 maçlarının beşi, geçtiğimiz sezon 50+ galibiyet alan takımlara karşıydı ve Phoenix bu maçlarda 2-3 gibi bir oran yakaladı.

Nash: "Kimliğimizi bulmak için zamana ihtiyacımız var. Gördüklerimden memnunum. Bağlılık ve anlaşma, yavaş yavaş daha iyiye gidiyor."

Ve Suns bir değişim içinde, daha genç bir yöne geçmeye çalışıyor ve büyük ölçüde de olmasa da son birkaç sezonda Nash'in çevresindeki manzara yavaş yavaş değişti. Mike D'Antoni, Amar'e Stoudemire, Leandro Barbosa, Joe Johnson, Shawn Marion gitti.

Elbette biraz da sürprizle geçtiğimiz bahar Batı Konferansı finallerine ulaştılar (son yedi playoff döneminde üçüncü kez başardılar). Ayrıca bu yaz Stoudemire'ı kaybettiler..

Hâlen D'Antoni'nin playofflardaki başarısına ulaşan koç Alvin Gentry'e sahipler. Jason Richardson, ara sıra da olsa büyük sayılı geceler geçiriyor. Grant Hill hâlâ taze gözüküyor. Ve tabiki Nash, tehlikeli bir şutör ve oyunkurucu, aynı zamanda yaşına göre kıskanılacak bir hıza sahip. Ancak, Suns'ı bir düşünürseniz; birkaç yeni yüz, hiçbiri yıldız değil, hepsi kazanmak için tehdit.

Takım, free-agent oyuncular arasındaki büyük isimlere para harcamayı düşünmüyor, bu yüzden yeniden yapılanmanın bir yolu drafttan gelecek vaad eden genç oyuncuları seçmektir. Bir başka yolu da takımdan bir ismi takaslamaktır. Duygusal nedenlerle Suns onu takımda tutarsa, 45-50 maç kazanacaktır(Draft piyangosuna katılamaz böylece) ve playofflarda bir veya iki tur oynayacaktır? Ya da çok geç olmadan onu takas edecektir?

Goran Dragic, kabiliyetli olmasıyla en azından daha iyi birisi bulunana kadar Nash'in yerini alabilir. Suns şimdi ile takas son günü arasında bir durum değerlendirmesi yapmalıdır. Aşağıda herkes için işe yarayabilecek şeyler mevcut:

Hawks: Ligde ilk beş başlayan point guardlar arasında en az verimli olanlardan birine sahipler, yani Mike Bibby'e. Çoğu zaman, Joe Johnson point guard rolüne geçiyor ve değerli zamanlarda topu kullanıyor. Nash Hawks'ı Doğu'da önemli bir takım yapabilir mi? Ancak savunma yönü için Bibby daha mı iyi? Hawks, Jamal Crawford'ın sona eren kontratı ile Jordan Crawford, Marvin Williams, Jeff Teague'den oluşan genç bir ekibi Nash karşılığında verebilir.

Magic: Dwight Howard'ın yanına Nash'i koyunca pick-and-roll konusunda bir klinik görebilirsiniz.. Howard bu sayede anında önemli bir MVP adayı olabilir ve Orlando sadece 3-sayı takımı olmaktan çıkarak içeriden Howard'la sonuca ulaşabilir. Bu takas Magic'in Doğu'da en tepeye yığılmasını sağlayabilir (Celtics taraftarları da Nash'i Rajon Rondo'yu savunurken görmeyi sevecektir). Ayrıca, Magic Jameer Nelson'da bir güvence görmüyor, bu yüzden de bu yaz Chris Paul için onu New Orleans'a takaslamaya denediler. Orlando, Nash için, Nelson ile birlikte Suns'ın size sorunundan dolayı Brandon Bass'i da verebilir.

Heat: Bu takas Heat daha zengin olunca meydana gelebilir ve daha doğrusu zengilik, şu anda sahip olmadıkları birşey. Miami'nin LeBron James ve Dwyane Wade'in yükünü hafifletmek, kötü bir başlangıç yapan Chris Bosh'ı uyandırmak için bir point guarda ihtiyacı var. Nash'in tüm bu yıldızlarla yapacağı pick-and-rolleri hayal edebiliyor musunuz? Bu çılgınça olacaktır. Problem ise şu: Miami'nin teklif yapmak için elinde pek birşeyi yok, tabi Suns Mike Miller ve belki de üçlükçü James Jones'u (işin garibi 2005-07 yılları arasında Phoenix'te Nash ile oynamıştı) istemedikçe. Bu da yeterli değil ve üstelik, kimse Heat'in şampiyonluğu kazanması için bir başka el daha istemez.

Knicks: Nash, D'Antoni ve Stoudemire ile yeniden birarada olabilir ve New York yaşam tarzı da onu kesinlikle kabul edecektir. Knicks şu sıralar kazanmak için tam hazır değil; ancak, Knicks önümüzdeki yaz beklendiği gibi Carmelo Anthony'i kadrosuna katarsa şampiyonluk yarışında yer alacaktır. Nash içinse Raymond Felton ve Wilson Chandler gibi verimli genç oyuncuları teklif edebili.

Thunder: Suns, Nash'i Batı'da yer alan bir takıma göndermeyi istemeyecektir. Ama Thunder, James Harden ve Jeff Green gibi genç oyuncuları gönderebilir. Nash ve Russell Westbrook birlikteyken topla gayet iyi oynayabilir, oyun kurucu görevlerini paylaşabilir (Detroit'teki Isiah Thomas ve Joe Dumars ikilisini düşünün) ve Oklahoma City'i hücum anlamında daha tehlikeli yapabilir. Takımın gelişmesini beklemek yerine şimdilerde bunu deneyebilirler ve kazanabilirler,yine de yarınlar için bir şampiyonluk garantisi verilemez.

NBA.comdan Shaun Powell'ın bu yazısından çevirilmiştir..

8 Kasım 2010 Pazartesi

Trash-Talking Efsaneleri


Kevin Garnett, oyun içi yoğunluğunu sıklıkla çılgın trash-talking için kullanıyor.


Yakın zamandan bir örnek verirsek: Kevin Garnett, Detroit Pistons'tan Charlie Villanueva'ya maç esnasında "kanser hastası" demişti. Villanueva twitter üzerinden verdiği cevapta "Kanser yüzünden kaç insanın öldüğünü biliyor musunuz? O bunu şakaya çeviriyor" demişti. Ardından Garnett de "Onun kanser olması hakkında hiçbir şey demedim, sadece takımı için kanser olduğunu söyledim. Kanser hastalarının cesur mücadelesine asla duyarsız kalamam. Ben de bu illet yüzünden bir sevdiğimi kaybettim. Ayrıca bir aile yakınımda kanser tedavisi altında. Bu konuyla ilgili asla tatsız birşey söylemem. Yaşam oyunu, basketbol oyunundan çok daha büyük" açıklamasını yapmıştı. Bu olayın etkisi sürmeye devam edecektir açıkçası. Bir sonraki Celtics-Pistons maçında bir olay yaşanırsa şaşmamak lazım.


Phoenix Suns'ın efsane isimlerinden Charles Barkley de bu konunun efsanelerinden. "The Round Mound of Sound" diye çağrılan Charles Barkley maç esnasında sözünü hiç esirgemezdi. Verilen lakabı Türkçesine çeviremedim, artık aranızda bilen birisi varsa söylerse sevinirim.


Hakemler bile Sir Charles tarafından azar işitince güvencede değildi.


Reggie Miller da oyunu esnasında aldatıcı kelimeleriyle ön plana çıkan efsane isimlerden.


Knicks-Pacers rekabeti, Reggie Miller'ın trash-talking konusunda süper güce ulaştığı zamanlardır. Bir örnek; 1995 playofflarında Knicks karşısındaki 1.maçta alınan galibiyet sonrası Miller, Knicks için "nefesi kesilmiş artistler" demişti.


New York Daily News'den Ted Bernhard şöyle diyor: "Gary Payton'ın ağzı bazen onun oyununun durdurulamayan parçası oluyor"


Gary Payton bu huyu nedeniyle "The Mouth" yani "Ağız" lakabını almıştı.


Larry Bird'in eski koçu Bill Fitch şöyle diyor: "Bird bir keresinde savunmacısına sordu, 'Hey, senin bu binada sayı rekorun nedir?' Savunmacı noldu diye cevapladı ve Bird de  'Peki şimdi beni savunuyorsun değil mi?' diye cevap verdi"


Larry Bird'den bir tane daha geliyor...Bird, 1986'daki 3 sayı yarışmasından önce soyunma odasına doğru yürüdü ve şöyle dedi: "Kimin ikinci olacağını görmek için etrafıma bakıyorum."


Michael Jordan ise bir Nuggets maçında serbest atış kullanacağı sırada, o zaman çaylak olan Dikembe Mutombo'ya bakıyor ve şöyle diyor: "İlki senin için". Ardından gözlerini kapıyor ve serbest atışı kullanıyor, isabeti de buluyor. Bundan sonra şöyle diyor: "NBA'e hoşgeldin"


1997 NBA finalleri sırasında, Karl Malone serbest atışlarını kullanmadan önce Scottie Pippen, Malone'nun yanına gidiyor ve "Postacılar pazarları çalışmaz" diyor. Malone bu sözden sonra kullandığı iki serbest atışı da kaçırıyor.

Bu arada trash-talking ne diyenler için sözlük anlamı: " Bir başkası hakkında kötü ve aşağılayıcı konuşma "

NBA.comdan alınmıştır.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails